(212) 596 91 91 - (533) 508 06 34
İş Sağlığı ve Güvenliği Burada Başlar...

Yiyecek sektörü, ticari hacmi düşünülecek olursa bugün dünyadaki en büyük sektörlerden biridir. Sektörde, yiyecekler ham olarak alınır, işlenir ve paketlendikten sonra insanların tüketebilmesi için piyasaya sürülür. Bu gerçekten içinde birçok önemli işlemi barındıran önemli bir süreçtir ve daha da önemlisi insan sağlığını doğrudan etkileyen bir iştir. Çünkü üretilen ürünler insanlar tarafından yenecektir.

Gıda güvenliğinin sağlanabilmesi için öncelikle gıdalardaki fiziksel, mikrobiyolojik, biyolojik ve kimyasal risklerinin bilinmesi gerekir. Avrupa Birliği, gıda güvenliğini sağlamak ve kontrol altında tutabilmek için iki doküman yayımlamıştır: “Tüketici Sağlığı ve Gıda Güvenliği” ile “AB´de Gıda Mevzuatının Genel Prensipleri“. Buna göre tüketicinin maruz kaldığı tehlikeler aşağıdaki gibi özetlenebilir:

A. Biyolojik tehlikeler: Bakteriyel ve virütik tehlikeler
B. Parazitler: Nemadot veya tenyalar
C. Kimyasal kontaminasyon: Herbisitler, pestisitler, ağır metaller
D. Bakteriyel zehirlenmeler: Stafilokoklar, botulism,
E. Fiziksel tehlikeler: Cam, metal ve plastik parçaları
F. Radyoaktif kontaminasyon: Çernobil felaketi
G. Üretim yanlışlıkları ve kötü mutfak alışkanlıkları: Pişirme ve kızartmada yüksek sıcaklık
H. Kötü beslenme alışkanlıkları: Vitamin ve iz elementlerin eksikliği veya fazlalığı

YİYECEK ENDÜSTRİSİ İŞÇİLERİ İÇİN SAĞLIK VE GÜVENLİK ÖNLEMLERİ

III.1. Solunum Yolu Tehlikelerine Karşı Önlemler

Solunum yolu ile ilgili tehlikeler tozlardan, kimyasallardan, tahıllardan, enzimlerden kaynaklanmaktadır. Bu tehlikelere karşı mühendislik önemleri alınırken şu iki nokta üstünde durulmalıdır: 1- Toz halde kullanılan materyaller yerine sıvı halde olanlar tercih edilerek daha az tehlikeli olanlar seçilmiş olur. 2- Sunuk(maruz) kalınma miktarını, tehlikeyi yaratan maddenin havaya yayılmasını önleyerek azaltmak. Bu bakımdan yapılan işin tamamen ya da yarı kapalı ortamda yapılacak şekilde tasarlanması, yerel cebri çekişli havalandırma sistemlerinin entegrasyonu ve işin yapıldığı alana işçilerin tamamının girmelerinin sınırlandırılması, kimyasalların, tozların, mikro-organizmaların yarattığı sağlık tehlikelerini azaltmak bakımından oldukça önemlidir.

Ayrıca yöneticiler, tehlikeli işlerin yapılmasını işçiler arasında rotasyona tabi tutarak tehlikeli maddelere sunuk kalınma zamanını azaltabilirler ve hafta sonu ya da vardiya dışı zamanlarda bu tehlikeli işlerin yapılmasını sağlayarak sunuk kalan işçi sayısını düşürebilirler.

Bunlarla birlikte Kişisel Koruyucu Donanımların kullanılması da çok önemlidir. Bu yolla sağlığı etkileme olasılığı olan maddelerle karşılaşınca hasta olma riski neredeyse ortadan kalkacaktır. Sıçramalara karşı gözü korumak için göz koruyucu donanımlar olan gözlükler(splash goggles), yüz kalkanları ve solunum yollarını korumak için solunum koruyucu donanımlar kullanılmalıdır. Bu koruyucuların işlevini tam olarak yerlerine getirebilmeleri için işçiler, bu gereçlerin koruma konusundaki limitleri ve özellikleri konusunda eğitilmelidir. İşin yapılış şekli, tehlike oranı ve doğasına göre farklı solunum cihazları ya da maskeler kullanılmalıdır. Yüzü toza-dumana karşı koruyan, basit, yüzün yarısını kapatan maskelerden, havayı temizleyen solunum cihazları ve solunum için ayrı ayrı aparatların ve tüplerin olduğu temiz hava veren SCBA(Self-Contained Breathing Aparatus)’lara kadar birçok farklı seçenek vardır.

III.2. Enfeksiyon* Hastalıklarına Karşı Önlemler

Hayvanlardan kaynaklanan enfeksiyonlardan korunmanın en iyi ve etkin yolu kişisel hijyene dikkat edilmesidir. Elleri ve vücudu gerektiğinde yıkayabilecek yıkama yerlerinin, duşların ve lavaboların temiz olması gerekmektedir. Bütün kullanılan koruyucu giysiler, eldivenler sterilize edilmeli ve temiz tutulmalıdır. Çok küçük bile olsa bütün yaralar kapatılmalı ve dış etkenlerle temas engellenmelidir.

Birçok ülkede hayvanlar ve insanlar aşılanarak korunmaya çalışılmaktadır. Bu hastalıklara erken tanı konularak anti-bakteriyel ve anti-parazit ilaçlarla tedavi edilmesi ortadan yok edilmesi için mutlaka gereklidir.

İşçiler sıklıkla öksürüyor, ateşleri düzensizlik gösteriyor, boğazlarında geçmeyen yanmalar oluyor, sıklıkla ağızları kuruyor, başları ağrıyor veya bağırsak hareketlerinde bozukluk yaşanıyorsa mutlaka hemen doktorlar tarafından muayene edilmelidir. Bir hastalık geçirmeseler dahi, özellikle bu sektörde çalışanlar, düzenli olarak tıbbı denetimlerden geçirilmelidirler.

III.3. Gürültüye Karşı Önlemler

Ülkeden ülkeye değişmekle birlikte normalde sekiz saat boyunca en fazla 85-90 dBA sese sunuk kalınabilir ve bunu 80dBA’nın altında geçirilecek 16 saatlik dinlenme süreci izlemelidir. 85-90 DBA’nın üzerinde sese sunuk kalınıyorsa mutlaka kulak koruyucu donanımlar kullanılmalıdır; tersi durumda ileride mutlaka işitme sorunları yaşanır.

Bunların yanında düzenli olarak en azından yıllık odiyometri testleri yapılmalıdır. Ayrıca gürültünün çok olduğu işyerlerinde frekans ölçme cihazları bulundurulmalıdır. GMP(Good Manifacturing Practices-İyi Üretim Uygulamaları)’ye göre de ses olabildiğince aza indirilmeye çalışılmalıdır. Hava sübaplarına ve egzoz borularının çıkışlarına olabilirse susturucu takılmalıdır. Ayrıca titreme ve sesin emilmesi için yüzeylerde kauçuk materyaller kullanılabilir. Ayrıca ses kontrol sistemlerinin yüzeyleri temiz tutulmalı ve kontrol aygıtları yiyecek sektörünün ortama yaydığı katı, sıvı ya da gaz artıklardan etkilenmemelidir.

Akciğer kanseri, yapısal olarak normal akciğer dokusundan olan hücrelerin gereksinim ve kontrol dışı çoğalarak akciğer içinde bir kitle (tümör) oluşturmasıdır. Burada oluşan kitle öncelikle bulunduğu ortamda büyür; daha ileriki aşamalarda ise çevre dokulara veya dolaşım yoluyla uzak organlara yayılarak (karaciğer, kemik, beyin vb. gibi) hasara yol açarlar. Bu yayılmaya metastaz adı verilir.

Akne, yüz, omuzlar, sırt ve göğüsteki yağ bezeleri ile ilgili kronik bir deri hastalığıdır. En çok 14-20 yaşlar arasında görülür. Siyah noktalar ve daha sonra dönüştükleri sivilceler kırmızılaşır ve içi beyaz iltihap toplanır. Yağ bezlerinin kanalında bir tıkaç oluşur ve bu tıkacın başı sertleşip siyahlaşır. Bazen, kanal tıkalı olduğu halde, bez yağ salgılamaya devam eder ve böylece içi yağ dolu bir kist oluşur. Siyah noktalar oluştuktan sonra, normalde de cildimizde bulunan propionibacterium acnes adlı bakteri buraya yerleşir ve akne oluşumuna katkıda bulunur.

Alerjik alveolit, iş ortamında organik parçacıkların tekrarlayan solunumu sonucunda ortaya çıkan aşırı duyarlılık reaksiyonudur. Belirtileri, ateş halsizlik, titreme, kuru öksürük ve kalp çarpıntısıdır. Kronik olduğu zaman alveollerin(hava kesecikleri) çeperi kalınlaşır ve soluk alma güçlüğü çekilir.

Astım, solunum yollarının ataklar halinde gelen tıkanmaları ile kendini gösteren kronik bir hastalığıdır. Astımda solunum yollarının şişmesi ve tıkaçların oluşması sonucu havanın akciğerlere girip çıkması engellenir. Hastalar ataklar arasında kendilerini iyi hissederler. Ataklar sırasında öksürük, göğüste sıkışma hissi, solunumda hızlanma, hırıltı ve nefes darlığı olur. Astımlı hastalar çevredeki birçok maddeye astımlı olmayanlara göre daha duyarlıdır. Bu uyarılar hastalarda hırıltı ve öksürüğe yol açar.

Bruselloz, brusella bakterilerinin neden olduğu, infekte hayvanlardan insanlara bulaşabilen bir hayvan hastalığıdır. En sık bulaşma nedeni kaynatılmamış, pastörize edilmemiş süt ve süt ürünlerinin kullanımıdır. Çiğ etle de bulaşması mümkündür. Brusella bakterileri annenin hastalığı sırasında anne kanında bulunup, bazen anne karnındaki bebeğe bulaşır. Bu bulaşma düşük ve anne karnında bebek ölümü ile sonuçlanabilir. Bruselloz çeşitli antibiyotiklerle tedavi edilebilir.

Dermatoz, deri hastalıklarına verilen genel isimdir.

Mantarlar deride ve tırnakların altında çoğalan ve ancak mikroskop ile görülebilecek küçük organizmalardır. Bunların çoğalarak yayılması sonucunda Dermatofitoz yani cilt mantarı hastalığı oluşur. Bu organizmalar bütün çevremizde, özellikle ayakkabı ve terliklerde, havlularda, bahçede, evde, genel kullanıma açık duşlar, jimnastik salonları, yüzme havuzlarının basamakları, otel ve cami halıları gibi ortamlarda bulunurlar. Tüm mantar hastalıkları oldukça bulaşıcıdır ve kolaylıkla yayılabilir. Ayak ve tırnak mantar hastalıkları tedavi edilmediklerinde vücudunuzun diğer bölümlerine yayılabilir, yakınlarınıza bulaşabilir veya vücudunuzda bakterilere bağlı daha ciddi infeksiyonlara neden olabilir.

Bütün bulaşıcı hastalıklar bir veya birkaç yolla insana geçebilme özelliğindedir. İnsandan insana, hayvandan insana olduğu gibi, topraktan insana da bulaşabilir. Şarbon, AIDS, frengi, tifo, kolera, verem, boğmaca, sıtma, kızamıkçık, belsoğukluğu ve daha birçok hastalık enfeksiyon hastalıklarıdır.

İŞ GÜVENLİĞİNDE İHMALİN GEREKÇESİ YOKTUR!